Ülkemizde 12 milyon diyabetli var. Üstelik artış suratı dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının da 3 katından fazla! Güzel tedavi edilmediğinde önemli organ hasarlarına da yol açan diyabet ömrü tehdit edebiliyor! Günümüzde teknoloji ve tıptaki süratli gelişmeler sayesinde ise hastaların faal tedavisini yapmak ve hayat kalitelerini artırmak mümkün! Bugün açılışı gerçekleştirilen Acıbadem Milletlerarası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’nde yüksek teknoloji ile diyabet hastalarının ömür kalitesinin artırılması ve Türkiye’den farklı ülkelerdeki diyabet hastalarına özel hizmet verilmesi hedefleniyor. Koordinatörlüğünü Endokrinoloji ve İç hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. M. Temel Yılmaz’ın yaptığı Acıbadem Milletlerarası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’nin açılışında, ilgili tüm branşlarda hizmet verecek olan uzman medikal takım basın mensupları ile biraraya geldi.
Dünyada 600 milyon, ülkemizde 12 milyondan fazla diyabetli bulunuyor. Yapılan araştırmalar; ülkemizde diyabetin görülme sıklığının her 10 yılda bir yüzde 100 oranında arttığını gösteriyor. Üstelik bu artış suratı dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının da 3 katından fazla! Hayatı tehdit edebilen önemli bir hastalık olan diyabet; âlâ tedavi edilmediğinde koroner kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, görme kaybı ve nöropati üzere önemli organ hasarlarına yol açabiliyor. Acıbadem, diyabetin teşhis ve tedavisinde bütünsel bir yaklaşım anlayışıyla tek merkezden süratli tahliller sunan, ülkemizde ve farklı ülkelerdeki diyabet hastalarını takip edebilen Acıbadem Milletlerarası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’ni hizmete sundu. Koordinatörlüğünü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz’ın yapacağı Acıbadem Milletlerarası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi’nde; Endokrinolog, İç Hastalıkları Uzmanları, Diyabet Diyetisyenleri, Diyabet Hemşireleri ve Psikolog gibi ilgili tüm branşlardan oluşan uzman bir medikal grup multidisipliner yapıda hizmet verecek. Açılışta merkezin öne çıkan ve fark yaratan özelliklerini anlatan Acıbadem Milletlerarası Diyabet Yüksek Teknoloji Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. M. Temel Yılmaz “Kuruluş hedefimiz olarak ülkemizde memleketler arası standartlarda bir diyabet idaresini ve diyabetli hastalara komplikasyonsuz ve kaliteli hayat sağlayacak bir merkez olmayı hedefledik. Bu hedefle öncelikle klasik bir diyabet tedavi merkezi yerine proaktif bir diyabet yüksek teknoloji merkezi kurmayı planladık. Başarılı bir diyabet tedavisi lakin multidisipliner bir yaklaşım ve takım çalışması ile mümkündür. Temel ideolojimiz diyabet ve diyabete bağlı sıhhat meselelerinin tek merkezde en kısa vakitte ve yanlışsız çözümüdür” dedi.
‘Yapay pankreas’tan, ‘24 saat konuttan takip’e yüksek teknoloji çözümler…
Diyabetin takip ve tedavisinde yeni teknolojilerin ömrümüze girmesiyle hastalık idaresinde birçok kuralın değiştiğini belirten Prof. Dr. M. Temel Yılmaz şöyle konuştu: “Diyabetle ilgili tüm problemleri tıpkı merkezde çözümleyecek multidisipliner yaklaşım ve tertiple 24 saat meskenden takipten dünyanın her tarafında kan şekerini izlemeye, kapalı döngü yapay pankreastan diyabetik giyilebilir teknolojilere ve kızıl ötesi ışınlarla 360 derece beden tahlili tekniklerine kadar en gelişmiş teknolojileri biraraya getirdik. Ayrıyeten tedaviye dirençli yüksek kilolu obezite kliniğinden gebelik diyabetine, farklı diyabet hastalarına özel birinci ihtisas polikliniklerinden diyabette Teletıp uygulamalarına dek birçok yeniliği hayata geçirdik. Diyabette teknoloji kullanımı çok zayıf; hala kan şekeri ölçümü klasik parmak delme usulüyle, insülin enjeksiyonu da insülin kalemiyle yapılıyor. Halbuki glikoz ölçüm aletlerinin zorluklarını ortadan kaldıran ve her iki üç dakikada bir kan şekerini ölçebilen (Sürekli Glikoz Ölçüm Sistemleri-CGM) sistemlerle, hasta, müsaadesi olduğu taktirde diyabet grubu tarafından 24 saat takip altında olabiliyor. Bu aygıtlar ani kan şekeri düşüklüğünde (hipoglisemi) yahut ani kan şekeri yüksekliğinde size ya da sıhhat grubuna ve sizi izleyen yakınlarınıza alarm ile ikaz gönderebiliyor. Sağlıklı insan pankreasının insülin salgı dinamiğine en yakın olan sistem de daima insülin infüzyon pompa sistemleridir. İnsülin pompaları, kablolu insülin pompaları ve yeni jenerasyon cilde yapışan patch pumplar olarak iki kümeye ayrılmaktadır. Bu sistemlerle insan pankreası üzere en az 3 gün enjeksiyon yapmadan bazal ve bolus insülini uzaktan kumanda ile vermek mümkün.
Yapay pankreasla yaşayan hastaların çarpıcı öyküsü
Yahya Tan: 50 yaşında-Yapay kalp ve yapay pankreasla yaşıyor!
Diyabeti üç yıl evvel fark edilen Yahya Tan hala yapay kalp ve yapay pankreas ile hayatını sürdürüyor. 7 yıl evvel motor kullandığı esnada çok terleme ve göğüs ağrısı şikayetiyle kendini hastaneye sıkıntı atan Tan “Doktor kalp krizi geçirdiğimi söyledi. Yapılan tetkiklerde nakil hastası olduğum ortaya çıktı ve 2017’den bu yana yapay kalp takviye aygıtı ile yaşıyorum. Ağır bakımda tedavi gördükten sonra bu sefer de diyabet hastası olduğum ortaya çıktı. Hastanede şekerim 500’lerdeymiş fakat haberim yoktu. İnsülin kullanmaya başladım ancak Temel hocamızla tanıştıktan sonra Şeker Ölçüm Aygıtı (CGM) ve İnsülin Pompası kullanmaya başladım. İnsülin kullanırken çok zorlanıyordum; her vakit ölçüm alamıyor, saatlerini kaçırıyor ve ölçmede sıkıntılar yaşıyordum lakin artık yapay pankreas ile bu sıkıntılar ortadan kalktı ve diyabetin hiçbir düşüncesini yaşamıyorum. Artık şekerim 90-100’den üst çıkmıyor” dedi.
Şükran Usta (32 yaşında)- Yapay pankreasla anne oldu!
Halen 3,5 aylık bebeği olan Şükran Usta ise diyabet hastalığı ile pandemi sürecinde karşılaşmış. Bir anda çok zayıfladığını ve halsizlikten yürüyemez hale geldiğini, çok su içme isteği olduğunu belirten Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Usta, sık idrara çıkma şikayetiyle doktora başvurduğunda Tip-1 diyabet tanısı almış. Şekerinin 400-500’lerde seyrettiğini öğrenen Kaya insülin tedavisi başlandığını lakin o periyot insülin kullanmakta çok zorlandığını, psikolojisinin alt üst olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Yapay pankreasla tanıştıktan sonra psikolojim düzeldi. Hamileliğimin 4. ayında insülin pompası kullandım. Hamilelik sürecinde bebeğime bir şey olacak diye çok korkuyordum ancak CGM aygıtı ve insülin pompası hayatımı kolaylaştırdı. CGM aygıtı sayesinde daima parmak ölçümü yapmak zorunda kalmadım, ayrıyeten anlık şeker kıymetini gösterdiği için ani çıkış ve inişlere çabucak müdahale ediyordum. Hamileliğimi çok rahat geçirdim, şekerim istikrarına kavuştu. Bu aygıtlar çok değerli olduğu için sürdürülebilirliği mümkün olamayabiliyor; devlet eliyle fiyatsız verilse diyabet hastaları için son derece uygun olur.”
Janset Burcu Kubat Kırmızıgül (34 yaşında)-“Kızım her şeyim”
2,5 yaşında kızı olan Janset Burcu Kubat Kırmızıgül de toplantıda yaptığı konuşmada; 20 yaşında diyabet tanısı aldığını belirterek “O periyot çok kilo vermeye başlamıştım. Çok abur cubur yiyordum, 2 günde 1 sebil su bitiriyordum. Tip 1 diyabetim olduğu ortaya çıktı. Şekerim çok yüksek seyrediyordu, hamileliğimin başından itibaren inülin pompası ve CGM aygıtı takmaya başladım, şekerimi ülkü düzeye indirdik. Artık artık şeker düzeyime nazaran orta ara aygıtı kullanıyorum; benim diyabet hastalığım sayesinde kızım ve eşimle sağlıklı besleniyoruz ve hastalığın dezavantajlarını avantaja çevirdik. Yapay pankreas mutlaka ülkemizde herkesin alıp kullanabileceği fiyatlarda olmalı zira nitekim lüks değil hayati bir muhtaçlık. Ayrıyeten çocuklar için de olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt bırakın